ELEKTROMANYETİK

……………Mikro dalgalar ve radyo dalgalarının etkileri

RADYO DALGALARI VE MİKRO-DALGALAR:



Evde radyo dalgası ve mikrodalga yayan birçok aygıt olmakla beraber, bunların yaydıkları alanlar genellikle çok yakın çevreleri  ile sınırlı olup sakınca teşkil etmez. Mikrodalga fırınlarını çalıştırdıktan sonra mutfaktan çıkmak veya bir kaç metre uzağına gitmek yeterli bir önlem sayılabilir. (Mikrodalgaların yiyecekler üzerindeki olası ve tartışmalı etkileri burada göz önüne almadığımız ayrı bir konudur.) 

Radyo ve mikrodalga kaynaklarının çoğu açık alanlarda yer alan çeşitli amaçlı antenlerdir. Bunlardan yayılan dalgalar binaların içine girerken değişik oranlarda güçlerini kaybederlerse de bir binanın içinde olmak yeterli koruma sağlamayabilir. Metal kalkanlar bu dalgaları değişik oranlarda engellemeyebilir ama evlerin veya işyerlerinin bu şekilde donatılması  herzaman pratik olmadığı gibi, çoğu zaman etkin de değildir. Yine de, eğer evinize karşıdan bakan bir anten varsa, o cepheye bitişik odalarda değil de daha içte veya diğer cephelere bakan odalarda daha çok vakit geçirmeniz, veya hiç değilse çocukların bu tür görece korunmuş odalarda yatırılması faydalı olabilir.

Radyo ve televizyon antenleri genelde şehrin yüksek yerlerinde veya kulelerde olurlar. Genel olarak, kilometrelerle ifade edilen uzaklıklarda dalgaların gücü büyük ölçüde düşmüş olur. En yüksek güce maruz kalınan durum, antenlere yakın mesafede karşıdan bakan bir yerde yaşamaktır. 

Antenin çok yakınında ama alçağında ise durum oldukça karışıktır.
Buralarda hem çok yüksek hem de düşük alanlara rastlanabilir (antenin dibinde kalındığı için). Gücün hangi mesafede yukarda sözü edilen hedef eşiğin altına düştüğü antenin gücüne ve gücün ne kadar odaklanmış olduğuna bağlıdır.
Radar ve link istasyonları genelde çanak antenlere sahiptir. (Verici olmayan, sadece alıcı olan antenlerin herhangi bir sakıncası yoktur.) Bu antenlerin etrafında bazen radom denen kubbeler bulunur. Bu antenlerden yayılan dalgalar görece kolay engellenir. Örneğin, oldukça yakındaki bir binada bile, arka tarafa bakan daireler çok daha az etkilenirler. Ancak bu antenlerin doğrudan görüş sahası içinde olanlar çok yüksek güçlere maruz kalabilirler.

Günümüzde, kişinin en yaygın olarak karşılaştığı mikrodalga kaynağı cep telefonları ve cep telefonu yer antenleridir. Cep telefonu kullanmak zorunda olanlar olası zararlı etkileri aşağıdaki önlemleri alarak azaltabilirler:
-Mümkün olduğu kadar az kullanın, özellikle bir defada konuştuğunuz süreyi en aza indirmeye çalışın. Mümkün olduğu kadar uzağında durun ve /veya kapalı tutun.
-Kişiyi koruduğu iddia edilen aletlerin, bu yazarın bilgisi dahilinde, hiçbiri
anlamlı bir koruma sağlamamaktadır. Ancak bazı cep telefonu üreticileri daha düşük alanları olan telefonlar tasarlamak için çalışmalar yapmaktadır.
-Başkaları yakınınızda cep telefonu kullandığı zaman uzakta durmayı tercih edebilirsiniz, ama ara sıra kısa süreli olarak maruz kalmanın olasılıkla bir sakıncası olmayacağı düşünüldüğünden bu ve benzer durumlarda fazla endişelenmeyin ve kendinizi güçlüğe sokmayın.
Cep telefonu kullanmak, sigara içmek gibi tercihe bağlı olduğu için, kişisel bir yarar/zarar konusudur. Öte yandan, her yere dikilen çok sayıdaki cep telefonu yer antenleri bu telefonlardan yararlanmayanlar için de bir risk oluşturmaktadır. 
Bu antenler genellikle üçlü veya üçgen şeklinde bir yapıda olmakta, kısa kulelere veya bina tepelerine veya etraflarına monte edilmektedir. Genel olarak, karşıdan bakan birisi için bile, bunların birkaç yüz metre uzağında olmak yeterince uzak kabul edilebilir. Ancak, sürekli barınılan veya çalışılan bir ortamın karşıdan bakan bir antene yüz metreden yakın olması rahatsız edici bir durum Radyo ve mikrodalgalardan korunmanın en etkin yolu yine dalgaların gücünü ölçmek ve sözü edilen eşik değeriyle karşılaştırmaktır. Ne yazık ki bu tür aygıtlara, gelişmiş ülkelerde bile yaygın olarak ulaşılamamaktadır. Geçici dahi olsa bir eşik değer üzerinde anlaşma sağlanmalı, ve bu antenleri kuranlara, insanların yaşadığı hiçbir yerde  bu eşiğin aşılmamasını sağlamak yükümlülüğü getirilmelidir. Çoğu radyo ve televizyon vericileri, radarlar, telsizler,mikrodalga fırınları,cep telefonları ve birçok başka aygıt kabaca 1 MegaHertz (MHz)=106 Hz ile 10 GigaHertz (GHz)= 10x109 Hz arasında değişen frekanslarda dalgalar yayarlar. Bu frekanslarda elektrik ve manyetik alan ayırımı yapmak gerekli değildir çünkü bunların arasında daima sabit bir oran vardır.olarak görülebilir.
Uygun eşik değerinin ne olması gerektiği kesin olarak bilinmemekle beraber, 
1 mikroWatt / santimetrekare = 10-2 Watt/metrekare (W/m2) hedef olarak alınabilir. Ancak, bundan çok daha düşük miktarların dahi zararli olabileceğini iddia edenler olduğu gibi, daha yüksek miktarların bile zararlı olmadığını söyleyenler de vardır.

İşi buralara kadar getirmişken mikrodalgalar ve cep telefonları üzerinde biraz daha detaylı durmakta çok büyük yarar görüleceğine inanıyor, ve bazı kısımlar tekrar olsa bile konuyu olabildiğince her yönden irdelemekte fayda vardır diyor ve devam ediyorum:
1- Mikrodalgalar (MD) dalga boyu 0.1 – 100 cm; frekansı 0.3 – 300 gigahertz (GHz) (107 Hz = 1 GHz) olan elektromanyetik dalgalardır.
 2- MD bugün şuralarda kullanılıyor: a) Cep telefonları ve onların dam ve kule antenleri (baz istasyonları) b) Radar c) MD fırınları d) TV ve radyo verici
antenleri e) uydu iletişim istasyonları.
3- MD’lar dokularda iki temel etki yapar: a) Dokuları ısıtır (termal etki) Doku hücrelerinin kimyasını bozar (termal olmayan ya da kimyasal etki). Bunlardan ısıtıcı etki, resmen kabul edilen tehlike sınırlarında ve bunların üstündeki dozlarda (yüksek dozlarda), kimyasal etki tehlike sınırlarının altındaki dozlarda (düşük dozlarda) meydana gelmektedir. MD’ların uzun süre düşük doz verilmesi, kısa süre yüksek doz verilmesinden çok daha risklidir.
Damlardaki cep telefon antenleri uzun süre tehlike sınırları altında MD verebilir ve bu bakımdan çok tehlikelidir. Ne yazık ki resmi makamlar MD tehlike sınırlarını dokuları 1oC ısıtan doz olarak belirlemekte, MD’ların eşikaltı kimyasal etkilerini dikkate almamaktadır. Bu nedenle bugün resmi tehlike sınırları gerçek tehlikeyi yansıtmaktan uzaktır. Örneğin MD’ların kanser yapıcı etkisi kronik düşük dozlara (tehlike sınırı altı dozlara) bağlıdır ve resmi tehlike sınırlarının yetersizliğini ortaya koymaktadır. Kronik düşük doz MD’ların kanser yaptığına ilişkin birçok yayın vardır.

1 2 3 4 5 6 7 8

Design By Tasarimotesi.com